9 Haziran 2014 Pazartesi

Seyir Defteri 2- Karaloz-Kaş





3. Gün 23 MAYIS CUMA- KARALOZ- KAŞ

Saat 7.30 civarı yola çıktık, daha doğrusu çıkmışız. Ben uyandığımda çoktan demir almış, maviliklere açılmıştık. Yine not almadığım için rüzgarın hızı, bizim hızımız neydi onları yazamayacağım...  Kahvaltımızı hafif bir şekilde yolda yaptık.

Saat 11 civarı
işte bu iki fotoğraftaki (benim bir fotoğraf makinem yok, o yüzden gözümün gördüğü her güzelliği aynı oranda yansıtamıyorum size. Fotoğraf makinemin olmadığı öz'e bir kez daha buradan duyulur :) )  büyüleyici manzarasıyla Kaş bizi karşıladı.



Kaş'ta iki tane marina var sayılır biri bizim de yanaştığımız belediye marinası diğeri de bucak marina.


Kaş dik tepelerin yamaçlarına kurulmuş, eski bir Rum köyüymüş... Kaş'ı da çok severim, sanki bana bir ibadethane huzuru verir. Yine çocukluğumda buraya ailecek gelmiş ve annemin ağzından onun çocukluğunun geçtiği Kaş'ın 1960'ların ortalarındaki halini dinlemiştim. Annemin anısını canlandıran Kaş'ı anlatırken, bu sefer de onun en sevdiği şarkı, hem sizin için hem de annem için Münir Nurettin Selçuk tan gelsin... (ismin üstüne tıklamanız yeterli)

Dedemin memuriyeti nediyle sürekli dolaşan ailenin bir dönemi de burada Kaş'ta geçmiş. Hatta Kaş'ın en meşhur sokaklarından biri olan lahit mezarın ve halıcıların bulunduğu sokakta yaşamışlar. Lahidin etrafında saklambaç oynarlarmış...


Bu o meşhur Uzun Çarşının başı, sokağın sonuna doğru lahit görünüyor... Ve annemler de o cumbalı evlerden birinde yaşamışlar bir süre.



Ve işte Likyalılardan bizlere miras kalan meşhur lahit :) Lahidin kime ait olduğu bilinmiyor ama Kaş halkına göre bu güzel sokak ve heybetli mezar olsa olsa bir krala ait olabilir.



Taze sebze meyve ihtiyacımızı karşılamak için Kaş'ta Cuma günleri kurulan pazara gittik. Ve İstanbul'daki pazarlara benzemeyen gayet üreticisinden satılan sebze meyve ile dolu tezgahlar. Ve işte o tezgahların birinin başında bekleyen dede ve torunu...




Bir şehri, kasabayı sevmemde en büyük etkenlerden biri de, sokaklarında serbest serbest dolaşan hayvanlar ve o hayvanları seven okşayan insanlardır. Kaş bu anlamda çok güzel bir yer, her yer kedi köpek dolu...





Kaş'ta en çok hoşuma giden şeylerden biri de belediyenin sokak hayvanlarını düşünerek meydana yerleştirdiği bu su kapları




Gelelim yeme içmeye; tam caminin karşısında meydanda çok güzel ve lezzetli yemekler yapan bir esnaf lokantası var. Öğle yemeğinde uzun zamandır yediğim en güzel ıspanak yemeğini yedim, lokantanın adı da seçkin'di galiba ama emin değilim. Akşam da bu sefer anıtın olduğu meydandaki "lola" restauranta gittik burayı tercih etmemizdeki faktörlerden biri de masasındaki bu rengarenk çiçekler.






Özle el ele geçmişi yad ederek Kaş sokaklarında dolaştık ben  fotoğraflar çekmeye çalıştım :)) Kaş'ı daha önce gezdiğim için antik tiyatroya bu sefer gitmedik ama siz muhakkak gidin, güneşi batırın, denizi seyre dalın... Küçük- büyük çakıl plajlarına gidin hatta üşenmeyip bir minibüse atlayıp Kaputaş plajına da gidin... Tekne turuna muhakkak katılın... Paraşütle bulutlara tutunarak bırakın kendinizi Akdenize.





    



Fotoğrafta çok da belirgin olmayan amfi tiyatro sizi uzaktan selamlıyor...



Kaş'ın ara sokaklarındaki bu evin kapı numarasına dikkat; 22 :)


Likyalılar zamanında önemli bir yerleşim olan Kaş'ta  temel taşları Bizans'tan kalma tapınak ve çevresindeki girilmesi yasak (!) olan kazı alanı burası da...


Rengarenk açmış çiçekler, mis kokulu sokaklar...
Yokuş yukarı yürüyün Kaş'ı telaşsız telaşsız gezin....





Ve Kaş'ta günübirlik gezimiz sona erer... Bu büyülü şehirden de gitme vakti... Bakalım rüzgar nereye götürecek bizi.... Esen kalın...













2 yorum:

  1. Acaba Kaş a gidipte memnun olmadan dönen biri var mi merak ediyorum;))

    YanıtlaSil
  2. Di mi ama :) sizin de adosla birlikte side maceralarinizi dinlemek için sabirsizlaniyorum :)

    YanıtlaSil