MERHABA HAYAT
(Bu yazının şarkısı için tık tık )
Merhaba herkese, biliyorum çok boşladım buraları... Fakat benim böyle bir erteleme huyum var ipin ucu kaçtı mı bir kere toplaması zor oluyor.
Tam 3 yıldır yazmıyorum. En son 2014 Eylül'ünde yazmışım.. Fakat bir çok defa yazmaya yeltenmişim ama sonu gelmemiş yazıların ve de bir çok defa kendimi bunu da bloğa yazmalıyım derken yakalıyorum. E o zaman niye yazmıyorum?! Hem de buraları çok özlemişken...
Hayatım boyunca büyük problemlerimden biri bence zaten bu; süreklilik... Sanırım gerekli olan içsel disipline sahip değilim. Bunu kendime itiraf ettikten ve üzerine çalışmaya karar verdikten sonra gelelim bize...
Bu 3 yıl içerisinde "neler oldu, ne yaptık, ne ettik?" aman oraya girmeyelim, çıkamayız. Bir sürü taslak yazı duruyor başlanmış ama sırf bu konuya yelken açıldığı için kara görünmemiş.
Bir iki cümleyle özet geçeyim, belki arkası sonra :)
"Bu 3 yılda başımıza neler mi gelmedi?"; hastalıklar, kayıplar,fırtınalar, kah güldük, kah ağladık ama elimizden geldiğince, imkanlar el verdiğince yine hep yollarda olduk. Hayatın anlamını, yaşamı ve ölümü sorguladık kimi zaman, arada bulutluydu hava, bazen güneş kendini gösterir gibi dalga geçti adeta bizle, lakin hep güneş vardı, varlığı bile yetti. Bir gün hayat yeni bir ders vermeye karar verdi bana, hop nereye böyle koştur koştur dedi ve bir süre zaruri mola verdirdi, ne zamanki kendi ayaklarımın üzerine tek başıma bastım o gün attım kendimi dışarıya :) Bazı şeyler değişti ama değişmeyen tek şey deniz aşkı ve hayaller sanırım, ha bu arada hala evsiz kaplumbağa misali yaşamaya devam :)
Belki kısa bilgili ama çok fotoğraflı foto-gezi bir şeyler yaparım bu 3 senenin gezi özetini çıkarmak için...
(Bu yazının şarkısı için tık tık )
Merhaba herkese, biliyorum çok boşladım buraları... Fakat benim böyle bir erteleme huyum var ipin ucu kaçtı mı bir kere toplaması zor oluyor.
Hayatım boyunca büyük problemlerimden biri bence zaten bu; süreklilik... Sanırım gerekli olan içsel disipline sahip değilim. Bunu kendime itiraf ettikten ve üzerine çalışmaya karar verdikten sonra gelelim bize...
Bu 3 yıl içerisinde "neler oldu, ne yaptık, ne ettik?" aman oraya girmeyelim, çıkamayız. Bir sürü taslak yazı duruyor başlanmış ama sırf bu konuya yelken açıldığı için kara görünmemiş.
Bir iki cümleyle özet geçeyim, belki arkası sonra :)
"Bu 3 yılda başımıza neler mi gelmedi?"; hastalıklar, kayıplar,fırtınalar, kah güldük, kah ağladık ama elimizden geldiğince, imkanlar el verdiğince yine hep yollarda olduk. Hayatın anlamını, yaşamı ve ölümü sorguladık kimi zaman, arada bulutluydu hava, bazen güneş kendini gösterir gibi dalga geçti adeta bizle, lakin hep güneş vardı, varlığı bile yetti. Bir gün hayat yeni bir ders vermeye karar verdi bana, hop nereye böyle koştur koştur dedi ve bir süre zaruri mola verdirdi, ne zamanki kendi ayaklarımın üzerine tek başıma bastım o gün attım kendimi dışarıya :) Bazı şeyler değişti ama değişmeyen tek şey deniz aşkı ve hayaller sanırım, ha bu arada hala evsiz kaplumbağa misali yaşamaya devam :)
Belki kısa bilgili ama çok fotoğraflı foto-gezi bir şeyler yaparım bu 3 senenin gezi özetini çıkarmak için...
Marmaris Yat Marin o tekne direklerini gördüğünüz yer
2017'NİN İLK SEYİR DEFTERİ; MARMARİS, TURUNÇ VE ÇİFTLİK
Gelelim bugünlere...
19 Nisan'da Marmaris'e geldik. 2 haftadır tekneye yerleşme, temizlik, tadilat işleriyle uğraştık. Teknemizin genel bakımını sevgili Aykut abimize yaptırdık. Fakat ufak tefek tadilatları Öz'le birlikte halletmeye çalışıyoruz. (Aslında çoğunlukla yapan Öz ama ben de fikir verici olarak nemalanıyorum :) ) İnsan bi mutlu oluyor kendi bir şeyleri hallettikçe. Yelkenli tekne işi fazlasıyla emek gerektiriyor, mutfakta ve günlük hayatta kullandığımız bir çok alet yok. (çamaşır-bulaşık-çay-kahve makinesi, mutfak robotu, televizyon- ki yokluğuyla beni en çok mutlu eden kendisi- elektrikli süpürge vs. sifonu çekmek bile kol gücü) Bu da ayrı bir post konusu, geçelim efenim...
Ha bu arada bir de hasta olduk. Önce Öz üşüttü ki zaten İstanbul'da limoniydi burada bir güzel hava değişimine çarpıldı. Tabi geceleri de teknemiz flo bizi koynuna alıp ısıtmayı kabul etmedi ve biraz ayaz yaptı ilk hafta. Öz hastalığı sonra bana sattı, sonra da ben ona, he hee :) Hala geceleri yokluyor sevgili virüs Öz'ü, pişşt gittim sanma diye öğüre öğüre...
Gelelim bugünlere...
19 Nisan'da Marmaris'e geldik. 2 haftadır tekneye yerleşme, temizlik, tadilat işleriyle uğraştık. Teknemizin genel bakımını sevgili Aykut abimize yaptırdık. Fakat ufak tefek tadilatları Öz'le birlikte halletmeye çalışıyoruz. (Aslında çoğunlukla yapan Öz ama ben de fikir verici olarak nemalanıyorum :) ) İnsan bi mutlu oluyor kendi bir şeyleri hallettikçe. Yelkenli tekne işi fazlasıyla emek gerektiriyor, mutfakta ve günlük hayatta kullandığımız bir çok alet yok. (çamaşır-bulaşık-çay-kahve makinesi, mutfak robotu, televizyon- ki yokluğuyla beni en çok mutlu eden kendisi- elektrikli süpürge vs. sifonu çekmek bile kol gücü) Bu da ayrı bir post konusu, geçelim efenim...
Yalancı Boğaz Yat Marin'de yağmur arifesi
Yalancı Boğaz'da Marmaris yat marin'de kışladı bu sene de tekne. Çarşamba günü ayrıldık Yalancı Boğazdan, yelkenler fora, vira bismillah deyip. Hüzünlendim oradan ayrılırken , ben böyleyim işte bir yanım hep kanatlanır, bir yanım da kök salar. Aradaki şey de işte ben; biraz deli, biraz gel git, biraz belirsiz ama hep gitmeli, hayalli...
Bu yıl tek plan, plansızlık, Tanrı'yı güldürmek istemediğimizden belki de...
Bahar çiçekleri Marmaris Orhaniye köyü
Aslında hüzünlendiğim şey Marmaris'ten ayrılmak sanırım çünkü burası beni çok mutlu ediyor, şehir ama hala yeşil. Sanki zaman yaşlanmış burada ağır aksak ilerliyor, siz de ona kafa tutabiliyorsunuz ... Baharı güzel Marmaris'in...
Marmaris Grand Azur'un bahçesinde
Limanda yürürken her seferinde diyorum ki biz insan evladı ne doyumsuz, nasıl da mutsuz edecek şeyler bulup takıştırıyoruz aklımıza, gönlümüze... ve tabi ardından koca bir nefes ve şükür duygusu...
Ayrıca neredeyse her gün yalancı boğazdan merkeze gitmek için kullandığımız güzergah, çok güzel bir orman yolu. Hem orman, hem deniz manzarası ne ala... Bir gece dönerken önümüze aniden anne domuz çıktı son anda fark edip durdu öz, arkasında yavrusu ... Yani gerçekten orman :)
burası da o yol üstünde terk edilmiş bir otel. Böyle terk edilmiş yerlerde dolaşmak beni çok etkiliyor, ne anılar yaşandı ne hayaller kuruldu acaba burada
Bu yol galiba Marmaris aşkımın fitilini ateşleyen... Belki bir gün de başka bir postta Marmaris yazarım :)
Meşhur yoldan bir bahar karesi
Yalancı boğazdan ayrılıp, Turunç'a geldik 2 gün önce.Biz Öz'le her yıl uğrarız buraya.Turunç'dayken defterime şöyle not almışım; Saat gece yarısına vurmak üzere, akrep ve yelkovan yarışta ama boşuna çaba birazdan yan yana gelecekler. Etrafta doğanın fısıldadıkları hariç hiç ses yok... Sadece teknenin gıcırdaması; deniz üzerinde uzun uzun esniyor, iskeleyi döven dalganın sesi de kamberimiz.
Bir ara dışarıya havuzluğa çıktık ( teknenin kıç kısmındaki oturma alanına havuz diyoruz), mis gibi çiçek kokusu, şimdi nereden geldi bu koku, sahi gündüz yoktu bu koku... Bilen var mı nedir bu gece kokan çiçek?
Turunç'tan merhaba herkese
Seviyoruz biz Turunç'u, her bir anına ilmek ilmek huzur işlemiş sanki tanrı...
Bir ara burada yaşam hayali, bile kurduk Özle. Hem de ilginçtir biz bu hayalleri Öz'le çok dillendirmeden kuruyoruz. Bazen ansızın bir konuşma arasında çıkıveriyor ve anlıyorum ki aynı hayali kurmuşuz. Ve aynı hayali akıl süzgecinden geçirip vazgeçmişiz.
Turunç'un ortasından akan azmak
Ne diyorduk, Turunç; küçük sakin mi sakin bir kasaba, dalga, kuş, çocuk, ve arada yanaşan teknelerin sesinden başka hiç bir şey yok. Biz ya sezon başı ya da sezon sonu geldiğimiz için mi böyle, yüksek sezonda nasıldır inanın ki bilmiyorum.
Fakat günlük tur teknelerinin rağbet ettiği bir yer o yüzden, iskelesi yoğun olur diye düşünüyorum. Biz belediyeye ait olan iskeleye bağlıyoruz tekneyi (zaten tek seçenek o). Bu yıla kadar hiç para vermemiştik ama bu yıl bağlama parası ödedik hem de marinadan da pahalı.
Etrafı yeşil dağlarla kaplı Turunç'da hem denize girebilir hem küçük şirin lokantalarında yemek yiyebilirsiniz. Ufak butik oteller ve pansiyonlarda mevcut. Marmaris merkeze ya dolmuşla ya da deniz dolmuşlarla gidebilirsiniz. Kara yolu çok güzel manzaralar size sunar ama kıvrıla kıvrıla giden yol arada tedirgin edebilir.
Perşembe sabah uyanınca Öz'ün koşusu sonrası(eğer koşu yapıyorsanız sabahları sahili uygun) (ben tabi ki hala koşamıyorum) teknede kahvaltı yaptık ve ardından ayrılma kararı verdik; Marmaris'in bir başka cennet koyu Çiftlik'e gideceğiz.
Çiftlik köyü- Mehmet Place
Çiftlik kara yoluyla gelecekler için Bayır köyünün hemen aşağısı oluyor. Bayır köyü ise geçen yıl çekilen Hanım köylü dizisinin mesken tuttuğu yer. Asırlık çınar ağacı, doğal ürünleri, aktar Hasan abisiyle meşhur. Bir de müze haline getirilmiş eski bir zeytinyağı atölyesi vardı sanırım ben gezmedim. Çınar altında oturup bir mola verin derim doğanın tadını çıkarırken gözleme ve ayran da güzel gider benden söylemesi...
Bayır köyü doğal balları
Bayır Köyünün meşhur çınarı
Çiftlik koyunu biz geçen yıl keşfettik ama bir keşfettik pir keşfettik. Hem deniz yoluyla hem kara yoluyla da bir çok kere geldik. Her gelişimizde de aile işletmesi olan "Mehmet place" de yiyor, içiyoruz. Tekne ile yanaşacaksanız bir çok iskele var. Koyun girişi bir adayla bölünüyor. Magazinsel bilgi vereyim burada; ada Ali Ağaoğlu'na ait. Arada geliyormuş kendisi. Neyse zenginin malı züğürdün çenesi mevzusuna girmeyelim :)
Öz bir ara dedi sana bu adayı alayım öğrendik ki sahipliymiş
Koya giriş yaptığınız da sağ tarafta çirkin beyaz bir otelin yükseldiğini göreceksiniz ama takılmayın ne yapalım... Çiftlik koyunun da ortasından bir azmak akıyor.
o beyaz otel arkada sırıtıyor ama ne yapalım başka bir çok güzellik var bu koyda takılmayalım
Bizim mekan en solda yine terk edilmiş ama belli olmayan otelin yanında ki yer. Herkes bayrak sallıyor olacak zaten siz girdiğinizde en soldakine gidiniz efenim, kırmızı bayrak sallayanlara, beyaz otelin zıt tarafına:) Tekne ile iskelesine yanaştığınız yerde (teknecilerin çoğu bilir ama yine ben de yazayım) yemek yemeniz beklenir, bağlama parası istenmez.
Terk edilmiş diğer otelin bahçesinden bir kare
İskelede elektrik ve su mevcut, wifi da var ama her zaman çok net çekmeyebiliyor iskeleden. "Mehmet place"de Gözde var kızları ve de Halil bey var ilgilenen genelde, eğer giderseniz bizden selam söyleyin her ikisine de. (hatırlatmak adına ahtapot yakalarken eline iğne batanlar :) onlar anladı )
Eğer bu cennet koyda kalmak isterseniz de 15 civarı odacık mevcut sanırım tüm koyda. O beyaz otelde 5 senedir fln çalışmıyormuş. Geçen yıl bir gelişimizde çadır kuranlarda vardı...
Bu yılın deniz açılışını da 4 Mayıs itibariyle Çiftlik koyunda yapmış bulunmaktayız. Buranın denizi de favorilerimin arasında
Mehmet place'de öz
2017'nin seyir defterinin ilk sayfasını Turunç ardından da Çiftlik işgal ediyor. Biz bugün de çiftlik koyunda kalmaya karar verdik. Bakalım rüzgar ne yönden hangi diyarlardan esecek bize.
Yazacak çok şey, anlatacak çok hikaye, anılacak çok insan var , yavaş yavaş toplarım inşallah.
Bugün Hıdrellez, baharı karşılıyoruz... Dileklerimizi Ege'ye, doğa anaya ve tabi ki Yüce yaratıcıya Allah'a dualarla yollayacağız. Özel istek var mı egeye yollamak için :)
Her gününüz bahar tadında olsun, sevgiyle kalın, Öz'den selamlar...
UYARILAR VE ÖNERİLER (Naçizane)
1-Marmaris sadece merkezden ya da kaldığınız otelden ibaret değil, dışarıyı çıkın, gezin dolaşın, köylerini görün... Daha detaylı bir yazı yazacağım ilerde muhakkak onu da okuyun :P
2- Eğer safari turuna katılıyorsanız, gittiği köyleri sorun kim daha çok gezdiriyorsa o tura katılın... Örneğin hepsi Bayır köyüne ve çiftlik koyuna getirmiyor.
3- Tekneniz yoksa tekne turunuz var, bence muhakkak deneyin
Güzel bir başlangıç olmuş. Neden ara verdin ki, bir iki satır olsa bile boş bırakmamak gerek �� Devam, bekliyoruz.
YanıtlaSilEvet iki satır bile yazmak gerek ki ipin ucu kaçmasın. Çok teşekkür ederim Kenan abi ama sen de durum aynı olmuş sanki :(
SilTurunç koyunda kokladiginiz o koku portakal ciceginin kokusudur. Nisan ayinda Finike'nin tamami o koku ile kaplidir.
YanıtlaSilTeşekkür ederim verdiğiniz bilgi için :)
SilAh, ne güzel yazmışsın. Kaç gündür aklımdaydı buraya uğramak, anlattıklarını dinlemek. Çoğunlukla kendimle meşguldum sanırım. Bir türlü yapılacaklar bitti. Bizim evde hep bir telaş hali. Biri gidiyor, biri geliyor :)
YanıtlaSilhep yaz olur mu? tembellik etme. Başladın mı devamı geliyor zaten.
sevgilerimi yolluyorum sana.
Senin gibi çok güzel yazan birinden bunu duymak çok mutlu etti beni :)) motive ettin, var ol e mi ❤ gelen gidenı severim ben ama bir noktadan sonra o koşturmacada kayboluyor insan :) yani bir yere kadar :) bizden de kucak dolusu sevgi size :*
Sil